21.6.16

balkon hakkı

Şu an günün 4. çalışma saatine (evet word'ü yeni açmış olsam da 3 saatlik autocad'i çöpe atamıyorum ne yazık ki) bi beş dakikalık ara verip kendimi daha da motive etmek için içinde bulunduğum durumu betimlemek istiyorum.

Öğlen asfaltta yumurta pişirilen İstanbul, günün bu saatinde bizim balkona esiyor. Estikçe esiyor. Ben de henüz pişirmiş olduğum (hayatımda 2.dir, ama workin on it okey) mercimek çorbasını yavaş yavaş kaşıklıyorum. Aslında pişirmeyebilirdim de. Çünkü Td ile reçelli güzel Beşiktaş kahvaltısından sonra pek acıkmamıştım. Sonracığıma efendim bir yandan da güzel bir playlist ile komşuları rahatsız etmeden chill ediyorum falan. Beni böyle gören "aa roman yazıyo herhalde yazar mı ki ne yazıyo acaba" diye düşünebilir. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar bu düşüncesini geliştirmeye müsait komşular olabilir. Selam canlarım. Her ne ise, Word'de yazdığım şey hakkında bahsedip de modumu düşürmeden; word'ün içinde modu düşük modu düşük dolanmaya gidiyorum. Aa ayrıca 2 gündür güzel bir adamın sırtına bakıyorum.
Bu haftanın da part time party designerı benim galiba. Temmuza ne kaldı ki.

14.6.16

Hülya Avşar beyaz basic tişörtleri makasla kesip biçiyor ve bir adet kesik bile olsa byh ile cüzdanını dolduruyordu.....
Aklımı oynatasım geldi 90 lira bi tişörte verilmez, kaldı ki makasla deşilmiş tişörte hiç verilmez. Hayır sonra bu yeni nesil de iyice saçmaladı diyoruz. 25 yaşındayım ve bu şey gerçekten i na nıl maz saçma.

iftar menüsü

Oruçlu olduğun bir günde, oruçlu olduğunu bildiğin insanlara iftar yemeği hazırlamanın en güzel yanı kokusundan lezzetini tahmin etmeye çalışmak, en kötü yanı ise bunu beceremeyip hepsini tuzsuz pişirmek. Bir iyi bir şey daha, güllaç. ve çay. ve tabi ki eline sağlıklar ardından afiyet olsunlar.
Sonra bir yandan basketbol bir yandan futbol maçı izleyen oruçlu adamların iftar saatini erteleme çabaları. Neyse ki çorba çabuk ısındı da saati ertelemediler.
 
Şimdi ise yine full time aile saadeti davetiye tasarım işime geri dönüyorum. Evet öyle anlatmadığım bir takım eğlenceli fakat yorucu süreçlerden geçildi. Bekarlığa vedası, İzmir düğünü-İstanbul düğünü derken küçük altına ışıkla bakan gözlerimin yerini kocaman gülen kıçım devraldı. Renkli ayakkabılar edindim o süre içinde. Güzel insanların aynı ortamda bulunmasına vesileler bulundu edildi. Sonrasında evde garip bir boşluklu hava esintisi hasıl oldu. Koridorun ortasındaki kapı sürekli kapalı, perdesi sürekli örtük. Ama eksik değil. Yine buralardayız.
 
İftar menülü yazının evlenen kuzen düğünüyle devam etmesi konusundaki gelişim kontrolsüzdü. Kısacık bahsedilmiş olarak kalsın. Önümüzdeki ay sonu bir ciğerimin yarısı ile daha bu mevzular başlamış olacak. Ona saklanalım. Bir diğer yandan zaten çok da farklı değiller. Edi ile Büdü gibi. Öyle birlikte halleriyle çok tatlılar.
 

 

4.6.16

Mayıs ayının dolu dolu geçmesine sebep bazı olaylar;
 
Tasarımlar, evde yalnızlıklar, kelimeler, kitaplar, çokça kelimeler, 3500 kelimeler, diyagramlar, slaytta diyagramlar, halaylar, dayılar, amcalar, enişteler, halaylar, damatlar, gelinler, gelinlerimiz, bilezikler, çeyrekler, tamlar, yarımlar, bütünler, beyazlar, pembeler, sarılar, kınalar, halaylar, altınlar, böcekler, kuşlar, uçaklar, halaylar, fotoğraflar, halaylar, demetler, akalınlar, halaylar, içkiler, bekarlar, sultanlar, havuzlar, içkiler, sular, ateşler, havalar, halaylar, erkekler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, halaylar, yeşiller, sarılar, kırmızılar, halaylar, arabalar, bardaklar, çaylar, börekler, çocuklar, çoraplar, sular, bikiniler, gözlükler, uçaklar, kavanozlar, çikolatalar, balonlar, altınlar, masalar, tekerlekler, elmaslar, görümceler, teyzeler, halalar.
 
ve emeği geçen niloşlar, minnoşlar kankiler
i na nıl maz mayıslardan 2016
 
istifalar, anlaşmalar, mailler, kahveler, çaylar, sigaralar, yolculuklar, kelimeler, okumalar, 5000 kelimeler, ortalamalar, başlıklar, referanslar, pazartesiler, perşembeler, salılar, cumalar, pazarlar, çarşambalar, üçler, beşler, yediler, yıllar, yemekler, gömlekler, vapurlar, kuşlar, öpücükler, çocuklar, bye.
 
geliyorlar atlılar.
rüzgar zamanlılar.
 

24.5.16

dardayım dostlar

Sunum teslimi ve mutluluk kıyafetleri arasında,
Kalabalık gecelerin kahve kokusunda
Dardayım..
Paintleyecek bile vaktim yok fakat ne isterim güzelce bir saçmalayayım.

Geçen sene 1 Haziran'dı, güzel bir Haziran'dı.
Bu seneki kurtuşum 2.
Bugün günlerden 24 Mayıs, yine güzel bir gündü.
Fakat yalan yok, güzelce bir sene geçmiş.

Çok değil 1.5 saat önce öyle güzel bir manzaranın üstündeydim öyle güzel bir sandviç yiyordum ve öyle güzel bir adamla uçuyordum ki......
Herşey yere adımımı atmamla son buldu....
Demek resmen kendime ay nasıl olsa unuturum diyip sürpriz yapmışım ayol.

17.5.16

trouble is what you bring.....

Ya radyoda çalan şarkı itti beni buraya. 1 dakikamı bile almadı bu postu oluşturmaya başlamak. Bir yandan da teslim için bir şeyler yapmaya yapıştırmaya çalışıyorum. Ama bu şarkı başladığından beri burada değilim. Hayatımın çeşitli anlarında çeşitli yerlerde dinlediğim için spesifik bir noktaya/bir ana gidemiyorum. Ama burada değilim. Şimdi ve burada hiç değilim.


Koop - Strange Love

29.4.16

#hüzündeğilsonbahardemek



 
 
balloon ile ilgili görsel sonucu
 
 
 
H er sakini minnoş bir sokakta
A şırı hoş sesler, şarkılar duyarsın 
 
H ani idealisttir sarı saçlı teyzeleri
A man yavrum dikkatli ol diye uyarır
 
H ep isterim, hep isteriz
A ylar yıllar sonra bile
Z evkli olsun her dakikası
A ma pastadan mumu eksik etmeyelim ki
N ice yılları mumlu mutlu geçsin.
 
Çünkü onun adı #hüzündeğilsonbahardemek.
Heyyo.
 
 

26.4.16

bir dağ zirvesi bir gömülü yeraltı şehri

 
 
 
An geliyor içinde bulunduğum durumun kendisinden ne kadar zevk aldığımı farkediyor ve bunun 5 sene daha sürse canımı acıtmayacağını düşünüyorum,
An geliyor içinde bulunduğum durumun başını unutmuş halde sonunun nasıl olabileceği hakkında potansiyel sonuçlar üretirken bu acıya 5 saniye daha katlanamayacağımı düşünüyorum,
An geliyor, istersem herşeyi yapabileceğim, önümde zamansal engeller olsa dahi yapabileceğimi düşünüyorum,
An geliyor engellere hiç takılmadan temiz temiz yoluma devam etme isteğiyle dolmuşken aslında işlerin o kadar da pürüzsüz ilerlemeyeceğini düşünüyorum,
 
 
An geliyor, ve o an hep geliyor, "bir sıkımlık canım var" diye düşünüp bunu "dünyaya kaç kere gelicez ulan" yaklaşımıyla süsledikten sonra çevremdeki insanlara bakıp derin derin çektiğim nefesi sessiz olmaya gayret ederek bırakıyorum.
Böylelikle yine bir gün bitiyor, her gün bu anlardan yirmişer ellişer yaşıyorum.

10.4.16

kendine gel kendine


Ulan Lefebvre hakkında ne sıktım be. Hayır Delöz için bu kadar atıp tutmamıştım.
Çok ilginç.
nisan 3 - otağtepe
.