4.11.12

HZ. DAVID GILMOUR

David tatlım;

Hayır olmaz. Bunu ne sana ne kendime, bunu bize (BİZE BİZEE) yapamam.
Sana hiç okuyamayacağın mektuplardan birini yazarken diğerleri için kullandığım formatı kullanamam.

Dedem yaşındaki bu adamı babam gibi seviyorum! Kendimi bildim bileli onun sesini, onun müziğini duymadan-dinlemeden geçen günüm olmadı. En çok da seyahatlerde yoldaş bana, ben de dinleyerek anlattım ona düşündüklerimi. Gençken de ne güzelmiş. 40ların çocuğu olup, 60larda bu adamın hayatıma dahiliyle belki ben 90ların çocuğu olarak elde ettiklerimden daha fazla şeye sahip olucaktım. Neyse ki daha çok yaşaması için dua edenler epey fazla.


Hakkında düşündüklerimin tamamını kelimelerle ifade edemeyecek olmama da ayrı üzülüyorum. 

Neyse, Binnur az önce Özlem sanki sen bunalımdasın gibi ama çaktırmıyosun bize dediğinde düşündüm. Neden böyle düşündürmüş olabilirim. Bulantı'yı okurken David'i dinlediğim için sustuğum, odamdan çıkmadığım için mi? Hayır. Binnur bunu birkaç gündür düşünüyormuş. Çok sessizmişim. Oysa ben Bulantı'ya bugün başladım ama David her günümde var. Çok yanlış gelmişim. Başka nedenler bulmam lazım.
İşte bu nedenleri düşünürken içimde büyüyen o duygu bana David tatlım başlığını yazdırdı. Durdum. O adama duyduğum saygı öyle büyük ki, bahsettiğim formatın yavşaklığı nedeniyle devamını getiremedim. O duygunun adı David. Bunaltı da değil bunalım da değil. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder